Durdurmayın Dünyayı

Hayat durmaz, siz tatil yaparsınız, keyfinize bakarsınız; ama hayat durmaz. Fatura ödemeyerek barışı getirebileceğinizi sanıyor olabilirsiniz ya da hastalara bakmayarak ya da sabah güç bela kalkıp okula gelmiş öğrencilerinize barıştan, kardeşlikten bahsetmek yerine hayatı durdurma bahanesiyle hafta sonu tatilinizi dört güne çıkararak. O çocukların hayatı durmadı mesela siz evinizde yattınız diye. Barış da gelmedi, gelmeyecek de hayata devam etmediğiniz sürece.
Türk Dil Kurumunda ‘hayat’ kelimesinin karşılığı: 1- canlı, sağ olma durumu; 2- canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. Terörün en basit uygulamasıdır belki de insan öldürmek, sağ olma durumunu ortadan kaldırmak; en temel hedefi ise hayatı durdurmak, canlılığı gösteren hareketi, kaynaşmayı sona erdirmek. Siz tembellik yapmadığınız sürece sadece insan öldürerek temel hedefine ulaşamaz terör. Daha fazla insan ölmesin, artık analar ağlamasın diye çalışmamanız için, insanlığa bir faydanızın dokunmaması için ortaya barış kılıflı bir uyuşmuşluk atar; siz de bu zokayı yutarsanız; pazartesi sabahı kalkıp okula gitmektense evde yatmak tatlı geldiği için yaptığınız eylemin adını hayatı durdurmak koyarsınız. Hooopppp barış yanlısı oluverirsiniz. Yattığımız yerden gelseydi barış 30 yıldır 30 kere gelirdi.
Barış için baldıran zehiri içmeye razı olanlarla oturup tweet atanların arasında bir fark var elbet. Her eylemi ve söylemi tehdit ile cinayete çıkan, parlatılmış medyaya ise sadece barış söylemi yansıyan esfeli safilinin istediği barışla bizim istediğimiz barış arasında da. O hayatını durdurmadı mesela. 100 kişinin öldüğü meydanda patlamadan 10 dakika sonra suçlu tespiti yapabilmişti, ertesi gün ise ölenlerin kanlarının üstünde miting yapıp oy isteyebilmişti hatırlarsanız. Siz madem barışın gelmesini istiyorsunuz neden hayatı durduruyorsunuz anlayabilmiş değilim. Öğrencilerinize barışı anlatmak evde yatıp tweet atmaktan daha garanti bir yöntem değil midir? Zamanında barış gelir gibi olduysa bunun için canla başla çalışanlar sayesinde değil miydi bu? Ya da o geldiğini sandığımız barış bozulduysa bunun için sinsice gece gündüz çalışanlar yüzünden bozulmadı mı? O zaman hayatı durdurmak neden? Sizin istediğiniz barış da bizim istediğimiz barış da ancak hayatı devam ettirirsek gelecek. Terör, insanların hayatlarını alarak kazanamayacak; barış ise insanlar hayatta ise gelecek. Kim kazanacaksa durduğu için değil devam ettiği için kazanacak.

Bilge Kral’ı Anarken

Henüz çocuktum, bir kumbaramız vardı, Bosna’ya yardım kumbarası. Bizi Bosna’daki yaşıtlarımızla kardeş yapmıştı. Televizyondaki savaş haberlerini de çok net hatırlıyorum. Çizdiğimiz resimlerde de Bosnalılar vardı. Bir de kasetimiz vardı evde, beyaz renkliydi, içinde Bosna marşları vardı. Oyun oynarken çalardık onu. Doğup büyüdüğüm mahalle kadar yer etmişti bende Bosna ve mahalle arkadaşlarım gibiydi o kumbaranın ekmek götürdüğü çocuklar. Bizim sadece kabuslarımızda gördüklerimizi her gün canlı canlı yaşıyorlardı. Tarihin gördüğü en asil zaferlerden birini kazandı Bosnalılar, sonuçları onlar için hiç adil olmasa da onlar adaletten ayrılmadılar. “Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna'nın özünü de zedeliyor.” diyen merhum Aliya İzzetbegoviç ve kendi yürekleri sayesinde. 12 yıl önce vefatından saatler önce yanında bulunan Recep Tayyip Erdoğan’a ve bize Bosna’yı emanet etmişti Aliya. Emanet ettiği sadece etrafı sınırlarla çevrili toprak parçası ve o toprak parçasının içinde yaşayan insanlar değildi. Geçmişten gelen manevi bağımızdı, İslam Dünyasıydı, hürriyetti-her anlamda. Bu emanete hıyanet edersek hep birlikte batacağız.
---Turp---


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cuma Günü Uçmayan Kuş

Arz Ederim Sayın Seçmenim

İBADET İÇİN YARIŞIYORUZ, YOK MU ARTIRAN