Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Gezi Parkı hadisesi, apolitize olduğu iddia edilen ve kısmen de doğru tanımlanan 90 kuşağı gençliğinin sayıca çok fazla olmasalar da oldukça etkili olduğu bir olaylar zinciri. 90 kuşağı bu eylemlerde nicelik olarak belki çok fazla değildi; ama olayların organizatörleri tarafından planlı bir şekilde ön plana sürüldü. Öncelikle bu gençlerin yaşam standartlarına, yetiştirilme tarzlarına bir bakalım sonra neden oltadaki yem olarak bu gençlerin seçildiğini daha iyi anlayacağız. 90 sonrası gençler (1989 doğumlu olarak ben de onlardan sayılabilirim J ) eskiye nazaran çok daha bilinçli aileler tarafından yetiştirildi. Bizden önceki kuşak için pedagoji, ergen psikolojisi, sınav stresi gibi sonradan üretilmiş şeyler geçerli değildi. Bizim anne babalarımız eski kuşaklara nazaran en azından lise, üniversite bitirmiş, geçmiş dönemde yaşanan siyasi olayların hiç olmazsa kıyısından geçmiş ve en az bir çocuk gelişim kitabı okumuş anne babalar. Ellerinden geldiği kadar çocuklarını siyasi ortamdan uza
Gezi Parkı ile başlayan olaylar zincirinde meselenin ağaç olmadığı artık herkesçe bilinen bir gerçek. Eylemler ilk olarak Taksim Yayalaştırma Projesiyle birlikte Gezi Parkı’ndan ağaçların taşınacak olmasıyla Sırrı Süreyya Önder’in, aslında bir milletvekilinin, yaptığı eylemlerle başladı. Sonra çevreci gençler de ona katıldı, parkta sabahlamaya başladılar, polisin müdahalesi geldi, bu müdahaleyle olaylar bir anda büyüdü ve çevre eylemi olmaktan çıktı. Hepimizin şahit olduğu bir süreç… Bu noktada polisin ilk birkaç günkü sabah müdahalelerini hiçbir görüş meşru gösteremez ve savunamaz. İçinde bulunduğunuz her kesim için geçerlidir bu. Bir kere polisin sabaha karşı eylemcilere yaptığı bu müdahale olaya neresinden bakarsanız bakın insani değil. Diğer taraftan polisin müdahalesiyle olayların büyüdüğü ve farklı grupların katılımının arttığı da aşikâr… Bütün bunlar yaşanırken bir de baktık ki aslında orada bir alış veriş merkezi inşa edilecekmiş, hayır hayır topçu kışlası inşa edilecekmiş, ha