Kayıtlar

Nisan, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

5N 1K

Bu ay dersimiz gazetecilik… Televizyon dizilerinde bol aksiyon ve heyecanla anlatılan, özendirilen, reelde malum siyasi görüşe sahip değilseniz ve dindarlık seviyeniz ‘Benim dedem de hacı’ ise her türlü dokunulmazlık hakkına sahip, prestijli bir o kadar da karakterinizi ortaya döken bir meslek… Şu ortamda bir meslekten çok daha fazlası… Dünyanın birçok ülkesinin aksine bizde 4 yıllık fakültelerde 90-100 kişilik sınıflarda eğitimi verilen/verildiği düşünülen, okurken ‘Gazetecilik mi okuyorsun, aaaa ne heyecanlı, ben de hep gazeteci olmak isterdim, konuşmayı çok severim’ gibi tepkilere maruz kalacağınız bir alan… “Hep gazeteci olmak isterdim; çünkü konuşmayı çok severim.” Aslında Türkiye’deki gazetecilik ortamının en net ifadesi bu… Ama konumuz bu değil. Gazetecilik okumaya başladığında ilk gösterdikleri şey Kevin Carter’ın meşhur fotoğrafıdır. Yakınlardaki Birleşmiş Milletler kampına gitmeye çalıştığı sanılan açlıktan ölmek üzere olan bir çocuk ve başında onun ölümünü bekleyen akbaba