Kayıtlar

Ekim, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Durdurmayın Dünyayı

Hayat durmaz, siz tatil yaparsınız, keyfinize bakarsınız; ama hayat durmaz. Fatura ödemeyerek barışı getirebileceğinizi sanıyor olabilirsiniz ya da hastalara bakmayarak ya da sabah güç bela kalkıp okula gelmiş öğrencilerinize barıştan, kardeşlikten bahsetmek yerine hayatı durdurma bahanesiyle hafta sonu tatilinizi dört güne çıkararak. O çocukların hayatı durmadı mesela siz evinizde yattınız diye. Barış da gelmedi, gelmeyecek de hayata devam etmediğiniz sürece. Türk Dil Kurumunda ‘hayat’ kelimesinin karşılığı: 1- canlı, sağ olma durumu; 2- canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. Terörün en basit uygulamasıdır belki de insan öldürmek, sağ olma durumunu ortadan kaldırmak; en temel hedefi ise hayatı durdurmak, canlılığı gösteren hareketi, kaynaşmayı sona erdirmek. Siz tembellik yapmadığınız sürece sadece insan öldürerek temel hedefine ulaşamaz terör. Daha fazla insan ölmesin, artık analar ağlamasın diye çalışmamanız için, insanlığa bir faydanızın dokunmaması için ortaya barış kılıflı bir

“Yurt Hayatı Sürprizlerle Doludur”

‘Bir kitap okudum hayatım değişti’ diyebileceğim bir kitap var mı bilmiyorum. Ama varsa da o kitap başlıktaki cümleyle başlayan kitaptır. “Şişkonun Bütün Adamları”. Çocukluğumun en güzel hikayelerinden biri. Bütün kuzenler elden ele dolaştırıp ikişer üçer kez okumuştuk. Ay Savaşçısıcılık, PowerRangersçılık, Şirinlercilik oyunlarımızın yerini alıp hayatımızda başköşeye kurulan Şişkonun Bütün Adamlarıcılık oyunumuzun temeli. O kadar çocuğa bir gün mutlaka bir yurtta kalma hayali kurduran kitap. Kitabı okuduktan yılar sonra hayalimize kavuştuk. Nihayet 8 kuzen bir yurtta kaldık. En orta yaşta olan ben 13 yaşındaydım. Yurt dediğim yatılı Kur’an kursu. Bir ay kalıp eve geri döndük. O bir ay hayatımızın en eğlenceli dönemlerindendi. Sanırım herkesin hayatında böyle anıları vardır.Oradaki kavgalarımız, yokluklar, imkansızlıklar, sorunlar şimdi gülmekten gözümüzden yaş getiren birer anı. Zaman böyle bir şey demek ki… O bir ay hiç bitmeyecek gibiydi halbuki. Sonraki yıllarda yine birer ay ka

Siyahlar ve Beyazlar

Kendisini İslami Komünist olarak tanımlıyordu. O öğrenciydi, bense ilk defa maaşlı bir işte çalışıyordum. Maaşımı ıslatacaktık ;) Güzel bir yemek yedik. Çay eşliğinde dünyaya dair muhabbet ederken bütün bankaları boşaltıp paraları ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktan bahsetti. Bir dakika bir dakika. Benim ay boyunca boğaz patlatıp, onun doya doya gittiği okulumu bırakıp, vaktimi ayırıp kazandığım paradan bahsediyordu. Evet evet az önceki yemeği de o parayla yemiştik. ‘Orda dur’ dedim. ‘Bankaların İslam’a uygunluğunu tartışmak, faizden uzak durmak, maaş dahi olsa banka kullanımını eleştirmek ayrı; milletin parasını kafana göre çalıp (bana göre öyleydi) canının istediğine dağıtmak ayrı. Zenginden çalıp fakire vermek, yani gasp… Tabi ben işe güce girip parayı görünce kapitalist sistemin esiri olduğumdan sizin banka patlatmaktaki ulvi amacınızı anlayamayabilirim ama hayat öyle sizin keyfinize göre bir şey değil.’ Öğrencilik hayatını tamamlayıp para kazandığı işlerde çalışmaya başlayınca cebind