Unuttun mu Beni

Siz de elinde tuttuğu telefonu nereye koyduğunu hatırlayamayıp iki saat arayanlardan mısınız? Mesajı yazıp göndermeyi unutan, sonra da niye cevap vermedi diye sinirlenenlerden misiniz? Bin kere gidip geldiği yolda hala kaybolanlardan mısınız? Aklına gelen bir şeyi yapmak için odadan çıkıp, “Ulan ben niye çıktım odadan” diyenlerden misiniz? Daha da fenası bir şey yapmaya giderken başka bir şey aklına gelince onu yapmaya yönelip, ne için oraya yöneldiğini unutup, ilk yaptığı işe dönmeye karar verip, onu da unutup, etrafına saf saf bakanlardan mısınız? “Sanırım çok saçma ve bozuk bir cümle oldu, bunu bir daha okuyup düzelteyim” dediğiniz cümleye geri dönmeyi unutanlardan mısınız? Overlok makinesi ayağınıza geldi! Beyin kıvrımı, semantik ortası, epizodik ruhu, zihin kenarı, pabucumun kenarı beş dakikada yakılır, hemen teslim edilir. Evvet bildiniz. Konumuz: Unutkanlık…
Bir kere baştan anlaşalım. Konumuz unutkanlığın çareleri değil. Malumunuz hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Yapacak bir şey yok. Benden unutkanlığınız için reçete bekliyorsanız çok beklersiniz. Sadece benden değil hiç kimseden beklemeyin bunu. Çünkü öyle bir reçete yok.
Size bir otçu doktor çıkıp diyecek ki: “Havuç kürü yapın, şu kadar gün boyunca günde şu kadar için, hafızanıza iyi gelir.” İnanmayın. Bir başka beyinci doktor çıkıp diyecek ki: “Günde şu kadar şu antrenmanları yapın, bir gün şunu bir gün bunu yapın, fil gibi olur hafızanız.” İnanmayın. Bir başka dahiliyeci doktor diyecek ki: “Her şeyin başı b12. Günde şu kadar şu b12 haplarını alın, hatta şu kadar gün boyunca b12 iğnesi vurdurun, 1 öğün de kepek ekmeği yiyin, bakın bakalım kalıyor mu unutkanlık.” Kalıyor. İnanmayın. 12 dil bilen bir amca çıkıp diyecek ki: “En önemlisi beyni çalıştırmak, dil öğrenmek kadar hafızayı güçlendiren bir şey yok, dil öğrenin.” İnanmayın. Siz unutkanlığınızdan kurtulmak için işinize gelen sırayla bunların hepsini yapmaya niyet edeceksiniz; ama hepsini de yapmayı unutacaksınız. Yapmayın. Unutkanlığın çaresi yok. Biz unutkanlar belki sadece hatırlamaya yardımcı aktiviteler geliştirebiliriz; ama üzgünüm ki dostlar unutkanlığı yok edemeyiz.
Peki hatırlamak için nasıl yardımcılar bulmalıyız kendimize? Bir kere en klasik yöntem olan parmağa ip bağlamayı atın kafanızdan. Yok öyle bir yöntem. “Bir şeyi unutmamak için bu ipi bağlamışım ben ama neyi unutmamak için Allah'ım neyi neyi neyi” diye çığlık çığlığa sokaklarda koşarken bulursunuz kendinizi. Canınıza yazık. Bizim yardımcımız bir ip değil arkadaşlar, kalem ve kağıt. Bakınız, ne kadar havalı. Kılıçtan bile keskin. Bu noktada önemli olan nereye not aldığınızı unutmamaktır. Ben henüz bunu oturtamadığımdan hatırlama konusunda hala çığlık çığlığa sokakta koşma levelındayım. Elimden tutun bilgisayarımın kenarına, pantolonuma, telefonuma, kitap kapaklarına, masamın üstünde özgürce yayılan binlerce müsvedde kağıda kadar her yere gelişigüzel not alıyorum. Tabi sonuçta görmem gereken hiçbir şeyi göremediğim için hiçbir şeyi göremiyorum. Mesela bu yazının konusu unutkanlık değildi, kitaplarıma yazdığım yazılardı ve bunu da bir yere not etmiştim. Nereye? Valla hatırlamıyorum. Kitap kapaklarına not almaktan bahsedince aklıma geldi. Siz böyle yapmayın.
Birine ait bir kitabı elime aldığımda onun okunduğunu hissetmek isterim. Bu yüzden de kitap okurken kapağı dikkatli açanlardan değilim. Hoyrat da davranmam ama kitabı çizmeyi, onun kenarına köşesine notlar almayı pek severim. Geçenlerde kitaplıktan bir kitap geçti elime. 2008 yılında almışım. Konya’dan. “İntibak sınıfı, offff nasıl bitecek” diye not düşmüşüm. Güldüm kendi kendime. “Heyy gidi heyy, tek derdin intibak olsaymış bee” dedim. Konya yıllarım film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Sonra, “8 yıldır bu kitap bendeymiş de niye okumamışım yahu” deyip kitabı okumaya karar verdim ki ne göreyim! Ben bu kitabı daha önce zaten iki kere okumuşum yahu! :D Ara ara sayfalara attığım tarihlerden, karakterlere söylediğim laflardaki değişimden anladım bunu. Hoooopppp konuyu unutkanlıkla işte böyle bağladım. Unutkanlığı yenmemizin bir yolu yok ama kendimize hatırlatıcılar edinebiliriz derken bunu kastetmiştim işte.
Eğer bu yazıyı okuyorsanız göndermeyi unutmamışım demektir, o zaman bir küçük not defteri edinin kendinize ve her şeyi düzenli olarak oraya not edin. Haydi selametle.
---Turp---

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cuma Günü Uçmayan Kuş

Arz Ederim Sayın Seçmenim

İBADET İÇİN YARIŞIYORUZ, YOK MU ARTIRAN