Depremler Oluyor Beynimde
Suriye’de patlayan bombalardan kaçıp Türkiye’ye gelmeye
çalışırken tam sınırda patlayan bir mayına beş evladını, geriye kalan tek
kuzusu Muhammed’inin iki, kendisinin bir gözünü verip haftalar sonra Ankara’ya ulaşan
Meryem abla Kızılay’daki patlamada güvende olduğunu bildirdi. Acaba sesi işitti
mi Meryem abla? Ya da Muhammed? 6 yaşından sonra insanları seslerinden,
kokularından tanımaya alışmaya çalışan minik Muhammed. O sesi duydu mu, korktu
mu acaba? Her yer mayın tarlası diye düşündü mü? Kime sarıldı acaba? Aklına kim
geldi?
“Akşam ders var mı hocam” diye sordum. “Gelebileceğini
söyleyenler oldu, dersi yapacağız” dedi. “Yapmamız lazım, bu korkuyla
yaşayamayız, buna izin veremeyiz.” “Ben korkmuyorum hocam” dedim, “ama annemler
razı olmazlarsa gelemem.” “Tabi tabi” dedi. “Ben anneme söylemedim zaten, sırf
korkumu yenmek için gideceğim.” “Ben gelirsem metroyla gelirim haberiniz olsun,
ne olur ne olmaz” deyip 3 saat içinde birimize bir şey olmazsa görüşmek üzere
kapattık telefonu. Annemi aradım, akşam derse gideceğim geç gelirim diye.
Dersin Kızılay’da olduğu belirtmedim ama. Belki aklına gelmez. “Tamam” dedi,
kapattı. Aklına gelmedi, iyi. Okuldan çıkmadan arkadaşımın odasına uğradım. “Ben
6-8 buçuk arası Kızılay’da olacağım, aklınızda bulunsun. Bir şey olursa
aklınıza geleyim.” dedim. “Gitme” dedi. “Gideceğim, ben korkmuyorum” dedim. “Sadece
aklınızda olsun, eve gitmiyorum, Kızılay’da olacağım.” Metroya bindim. Hareket
edene kadar bir şey yok. Metro hareket etti, kalbim pıtır pıtır atmaya başladı.
“Halkı paniğe sevk etmek için yapıyorlar bunu, hayatı durdurmak için. Korkudan dizlerimizin
bağı çözülsün diye yapıyorlar. Tedbiri elden bırakmayacağız ama korkmayacağız
da, nasıl yaşadıysak hayatımızı bu zamana kadar, bundan sonra da öyle
yaşayacağız.” diyordun hani! Bu çarpıntı da neyin nesi? Metro tünele girince
daha da arttı. Bir lahavle çektim, bir İnşirah okudum, yok. Kureyş Suresi demişlerdi
değil mi korku için, evet, onu da okudum. Yok. Müzik açtım sakinleşeyim diye,
bir taraftan da okumaya devam ettim. Ölüm korkusu değil bu, öyle olsa onu
yenmek için her görenin duyanın “Tövbeee çarpılırsın” diyeceği şeyi yapamazdım
herhalde. Garip bir kapana kısılmışlık hali. Kendimi yokladım, metroyu
patlatsalar o anda ne olmak isterdim? Geride kalan mı, ölüp giden mi? Ölsem,
gitmeye hazır mıydım, ya da içimde bir şey kalır mıydı? Kalsam? Kalmamayı
tercih ederdim sanırım. Ölmeye hazır değilim galiba. Ama insan buna nasıl hazır
olur ki! Heybeni ne kadar doldursan da hep boşmuş gibi gelir. Dünyalık içimde
kalan bir şey de olmazdı herhalde. Gözüm açık gitmezdim. Ama geride kalmak! O
anı yaşamak ve ömrün boyunca hatırlamak… Kalbim iyice sıkıştı. Klostrofobik
değilim ama bu tünelin içinde kalıp kurtarılmayı beklemek ölmekten zor geldi o
an. Zihnimi dağıtmaya çalıştım. Metronun patlatılma ihtimalini o kadar çok
düşünmekten korktum. Belayı çağırıyormuşum gibi hissettim. Başka şeyler düşünmeye
çalıştıkça da hep aynı yerde takılıp kaldım. 10 dakikalık yolculuk bitmek bilmedi.
Hayırlısıyla bir inip binaya girebilseydim. Hiç değilse orda tanıdıklarla
beraber olurdum. Başımıza ne gelecekse birlikte gelirdi. Zihnim kontrolümden
çıktı.
Hayatımda duyduğum en güzel isme sahip Destina Peri. O da
durağa yürürken böyle şeyler mi düşünüyordu acaba? Yoksa evini, arkadaşlarını,
ertesi günün pazartesi olduğunu falan mı düşünüyordu. Düşüncelerimiz çalındı
bizden. 10 dakikalık yolda kuracağımız saçma sapan hayaller çalındı. Korkmak
bir şey değil. Üstüne gidersin, geçmese de kontrol edersin. Ölmek de bir anlık.
Yarına çıkacağımızın garantisi hiçbir zaman yok zaten. Ama bugünümüz çalındı
bizden. Hayallerimizin çalınmasını geçtim düşüncelerimiz bile gitti elimizden.
Başımızı metronun camına yaslayıp bankanın bir türlü bizi dinlemeyen memuruyla
içimizden kavga ettiğimiz anlar bile çalındı. Muhammed’in çocuk dünyası zaten
çalınmıştı. Duyduğu çocuk sesleri de çalındı ondan. Buna sebep olan alfabenin
hangi harfinden oluşan örgütse elleri kurusun.
---Turp---
---Turp---
Yorumlar
Yorum Gönder