Bir Pollyanna Değilim


6 kuzen Hoca’nın balkon konuşması sırasında ve sonrasında çok coşkuluyduk. Çok kalabalıktı ve herkes coşkuluydu, umutluydu, güveniyordu. Her ne olursa olsun seçimden birincilikle çıkmıştık. Dönüşte kornalar, bayraklar, marşlar… Ortada bir zafer vardı ve kutladık. Genel Merkez’den uzaklaşıp evin yoluna girdikçe tabi kornalar azaldı, camlar kapandı, derin bir sessizlik. ‘Evet’ dedim, ‘Şu an HDP’nin barajı geçtiğini ve ülkenin koalisyonla yönetilme ihtimalini hatırlamamız gereken an.’ Güzel şeyleri bozmayı severim :D Realist olmak bunu gerektirir. Arabada iç çekişler, ahlar, vahlar. Koalisyonla yönetilmek nedir pek biliyor muyduk acaba?

Yarı yaşım kadar yıldır tek parti iktidarı var ‘bu ülke’de. Ama bu parti iktidara geldiğinde çocuk da sayılmazdım. Koalisyona dair hatırladığım şeyler 28 Şubat’ın hemen öncesi. Sonra zaten 28 Şubat… Ondan sonraki koalisyon hükümetleri ile ilgili birbirlerine kürsüden saydırmalarından başka ne hatırlıyorum acaba? 28 Şubat kararlarını uygulamada epey uzlaşmış görünüyorlardı mesela. Bu konudaki istikrar hiç sekteye uğramadı. Bir de ekonomik krizler hatırlıyorum. Bu yüzden tırsıyorum efendim. Ak Parti’nin iktidarda olmamasından çok bu zihniyetin öyle veya böyle bir şekilde yeniden iktidarda yer bulmasından açıkça tırsıyorum.

Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde okuyan kardeşim Ürdün’de dil eğitimindeydi. Seçim gecesi geldi, evden önce Hoca’nın balkon konuşmasına gitti. Ertesi gün de Yozgat’a doğru yola çıktık. Yolda maceralarını anlatıyordu tabi. Radyoda da seçim analizleri. CHP, MHP, HDP koalisyonu ihtimali. Beynim durdu. Henüz lise hazırlık sınıfı öğrencisiyken bile birçok üniversite mezununu cebinden çıkarabilecek kapasitedeki kardeşime 4 sene sonra imam hatip lisesi mezunu olarak ne olacak bu ihtimalle? Kardeşim Ürdün’de TİKA görevlisinin kendilerine nasıl sahip çıktığından bahsediyor. Evet TİKA. TİKA diye bir kurumu vardı değil mi ‘bu ülke’nin Ak Parti’den önce de! Hani şu Ak Parti ile birlikte ayağa kalkan, hizmet götürmediği ülke kalmayan TİKA. TİKA’nın hizmet götürdükleri ne olacak? Yarım mı kalacak hepsi? Peki Filistin, Suriye, Mısır ve daha nice mazlum ne olacak?

Elmadağ’dan geçiyoruz. Yaklaşık 10 yıl önce her gün geçtiğim yollar. Ayıptır söylemesi duble olmuş. Bu yolları arşınlayarak gittiğim okulu gösteriyorum kardeşlerime. İmam hatip mezunuyum diye üniversite sınavında 50 puanım kırıldığı için mecbur kaldığım okul. Bırak binayı, kampüsün içine başörtümüzle giremeyişimiz geliyor aklıma. Her gün küfrederek o peruğu takışımız. Benim renkli, estetik eşarbımı değil, çalı süpürgesi peruğumu görmek isteyen hocalar, güvenlikçiler, onlar, bunlar. Kampüsün dışındaki statta yapılan mezuniyet törenine başörtümüzle alınmayışımız. Geri mi döneceğiz o günlere?

YHT köprüsünün altından geçiyoruz. Hani ‘Vergi veriyoruz, tabi yapacak’ deyip de ‘Bundan önce de vergi veriyordum, onlar niye yapmıyordu, vergilerim nereye gidiyordu’ diye sorgulayamayanların, hatta hükümete hırsız diyenlerin beğenmediği YHT. Artık Erzincan’da çalışmıyordum ama binip binip Erzincan’a gidecektim. Yarım mı kalacak?

Bunlar gibi yüzlercesi sayılabilir. Evet, Ak Parti’nin bir titreyip kendine gelmesi gerekiyordu ama iktidarı bunlara kaptırarak değil. Bir Pollyanna değilim; umutsuz da değilim. Hoca’yı çok severim. Eskiden beri severim. Dehası, vizyonu bir tarafa, en çok da her ne konumda olursa olsun ‘hoca’ olduğu için severim. Öğretmen değil, hoca. Güvenim sonsuz. Şimdi zorlu bir yolda yürüyecek. Ama bu yolda yalnız yürümeyecek. 15 sene öncesine dönmek yok!
---Turp---

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cuma Günü Uçmayan Kuş

Arz Ederim Sayın Seçmenim

İBADET İÇİN YARIŞIYORUZ, YOK MU ARTIRAN