Tarih 01.08.2016. Saat şu anda sabaha karşı 03.00. Bu satırları yazmaya başladım. Nasıl anlatacağım nereden başlayacağım hangi birinden bahsedeceğim, bilmiyorum. İçimde coşan, taşan bir şey var ama kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Temmuz bitmeden dergiyi yayınlayalım demiştik. Demiştik ama anlatmak o kadar zor ki!
Meclis yakınında oturan arkadaşım jetlerin videosunu gönderdiğinde hissettiklerimi nasıl anlatabilirim? Hemen koşup neden TRT’yi açtığımı bilmiyorum. TRT’de bitmek bilmeyen hava durumunu gördükçe elimin ayağımın titremesini, kardeşimin yutkunmasını nasıl anlatabilirim? O bildiri okunurken tuhaf bir şekilde bildirinin geçerliliğini sorguladım. Evet, o bildiri geçerli değildi; hiçbir şekilde o bildiriye uymayacaktık; ama Tayyip Erdoğan neredeydi? Bitmek bilmeyen o dakikaları nasıl anlatabilirim? Ya hiç duymasaydık sesini!
Sincan’da 19 yıl önce tankların yürüdüğü meydanda gördüğüm insan akınını nasıl anlatabilirim? Çok eylem gördüm Sincan’da, çok kalabalıktı hepsi, böylesi hiç olmadı ama. O meydanda tank görmüş insanların içlerinde yıllardır biriktirdiği çığlığı gördüm, bunu nasıl anlatabilirim? O gece Emniyet’e gittiğimizde bize coşkuyla tankları nasıl aldıklarını anlatan, en ufak bir yorgunluğu ve umutsuzluğu olmayan 18-19 yaşındaki genci nasıl anlatabilirim? Oysa ben ne umutsuzdum onu görene kadar. Meclis bombalanmıştı. Meclis! Meclis! Her yere saldırmışlardı da en dehşet vericisi buydu benim için. Ama o genç için değildi. Belki onun için de dehşet vericiydi; ama o “Yazıklar olsun, bunu nasıl yaparlar” demek yerine yapanların canına okumayı tercih etti. Teyzemin eline sarıldı, “Buralar bize emanet, sen merak etme annem” dedi. Meclis’e gitmek için arkadaşlarını organize etti ve gitti. O gençlerin, yaşlıların, teyzelerin, amcaların coşkulu direnişini nasıl anlatabilirim? Eğer Akif yaşasaydı kim bilir nasıl anlatırdı sabaha kadar Köprü’de silahsız, savunmasız, ellerinde yürekleriyle tanklara, silahlara kafa tutan kahramanları. Ben Akif değilim, nasıl anlatabilirim F-16 kalkmasın diye mahsulünü yakan bilgeyi?
İnsanların içindeki isyanı nasıl anlatabilirim? Bu güzel bir isyan, yakıp yıkan değil düzelten, yeniden kuran bir isyan. Anlatabilsem de gözleri kör, kulakları sağır olanların anlamayacakları bir isyan. Özel Harekat’a bomba atılır atılmaz bayrağa sarılıp kendini sokağa atan teyzenin içinde coşan isyan. Daha kimse “Sokağa çıkın” dememişti. Teyze “Kahrolsun PKK” diyerek attı kendini sokağa, herkese o sesleniyordu “Sokağa çıkın” diye. Tayyip Erdoğan’dan haberi yoktu henüz. PKK’nın eylemi diye çıkmıştı sokağa. Canına tak etmişti belli. Sahi var mıydı bunların farkı PKK’dan? Olmadığını anlamak istemeyenlere ben nasıl anlatabilirim?
İlk geceden beri girmedik eve. Meydanlardaki Suriyelileri, Filistinlileri, Bosnalıları, Pakistanlıları nasıl anlatabilirim? “Ahi ente hurrun” çaldılar bir gece. İçimden kopup giden parçaları nasıl anlatabilirim? 3 sene önce onlar için nöbetteydik. Onların o onurlu, dik duruşunu unutmak mümkün mü? “Burası Nuh’un gemisi” dedi babam. Buradan ayrılmak yok. Bütün mazlumların tek umudu bu gemi… Biz bu gemiyi terk etmeyeceğiz.
Bizim için bir an düşünmeden canlarını veren kahramanlara minnettarlığımı ifade edebilmemin bir yolu yok. Herkes ölür de böylesi herkese nasip olmaz. Onlara en yüce mertebeyi versin Rabbim, bu millete de nice Ömer Halisdemir’ler. Her birimiz de Ömer Halisdemir olmak için çalışalım. O malum geceyi asla unutmayalım, asla. Allah’ın izniyle bu gemi batmaz.
---Turp---

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cuma Günü Uçmayan Kuş

Arz Ederim Sayın Seçmenim