Korkirem Balam Korkirem

Hayatım boyunca hep korkularım vardı. Birçoğunu yendim. Basit şeylerdi onlar zaten. Karanlık, gece tek başına bir odadan diğerine geçememe, karanlıkta uyuyamama, yatağın, koltuğun, kanepenin altında garip yaratıklar hayal etme gibi şeyler. Bunların hepsini üniversiteyi kazanıp evden ayrılınca yendim. Mecbur kaldım çünkü. Gece uyuyamazdım, yatakhanenin ışığını açacak halim yok tabi, oda arkadaşlarım uyuyor, ben de korka korka televizyon odasına inerdim, sabaha kadar otururdum bazen orada. Acıkırdım da haliyle. İlk zamanlar oturduğum yerden kalkamazdım korkudan; ama dedim ‘Rumeysa, bu işi şimdi halletmezsen hiç halledemezsin’, verdim kendime gazı, verdim kendime gazı, zifiri karanlık yemekhaneye gidip karnımı doyurmaya başladım. Böyle böyle üstüne gide gide korkularımı yendim. Hatta aynı odayı paylaştığım kızlardan biri geceleri çok fazla sayıklardı; ama bununki sayıklama falan değil bildiğin kavga ederdi rüyasında, çığlıklar atardı, ondan bile korkmamaya başladım zamanla. Bir gün bu kız hiç bilmediğim, bence dünya üzerinde olmayan bir dilde birileriyle kavga etti uykusunda. KORK MA DIM. Sabah uyanınca ‘Sen Lazca biliyor musun’ diye sordum, dövecek gibi baktı ‘Tabii ki hayır’ dedi, ‘E Lazca sayıkladın gece’ dedim (Lazcaya yakındı), ‘Ben sayıklamam’ dedi bana :D Yine de korkmadım. Aslında buraya yazınca fark ettim, bize anlatılan cinler tarafından kaçırılma, cinlerin düğününde halay çekme hikayelerine de biraz benziyor, niye korkmadım acaba? (Birer Felak Nas alayım)
Neyse efendim ben bunları yendim ama gel gör ki yeni korkularım peyda oldu bu sürede. Mesela kedi. Çocukluğum kedilerin arasında geçti. Babaannemin bir kedisi vardı, adı ‘Mine’. Allah rahmet eylesin bin yıl falan yaşadı kedi. Şimdi torununun çocuğu bizim köyde takılıyor. Sonra bizim kedilerimiz vardı, yengemin kedileri vardı, ayak altında yüzlerce kedi. Bu kadar kedili çocukluğun ardından 19’umda pırıl pırıl bir kedi korkusuna sahip oldum. Konya’da yurtla tramvay arasındaki on dakikalık yürüme mesafesinde bir kedi vardı, bence bana kafayı takmıştı. Kediye ‘Pisst’ dersin, ‘Hooh’ dersin, üstüne adım atar gibi yaparsın, gider. Bu kedinin gözünün içine bakıyordum, ‘Ne bakıyon git burdan’ diyordum, inatla suratıma bakıyordu. Yanından geçip gidince çaktırmadan dönüp bakıyordum, deli kedi arkamdan bakıyordu. Böyle böyle kedilerden korkmaya başladım.
Kediden daha beteri de köpek korkum. Bu çocukluğumdan beri var. Yolda çook uzaklarda bir köpek gördüğüm için yolumu değiştirip çok yere geç kalmışımdır. Erzincan’da bir beldede çalışıyordum, zaman zaman köpekler de oluyordu. Canım öğrencim Zemzem teyzem ben gelmeden yoluma çıkardı, köpek olursa ben korkmayayım diye. Bilirdi köpeğin kokusunu bile alsam yolumu değiştireceğim, ahh bir de bu kafada yön bulma duygusu sıfır, bit kadar yerde kaybolacağım, benim gelmeme yarım saat kala çıkardı yola.
Öğrencim demişken, bir de bu pek muhterem teyzelerin bir ilahi duyduklarında, bir dini sohbete katıldıklarında kendilerinden geçmelerinden çok korkarım. Bu da çocukluğumdan kalma. Annemin bir sohbet grubu vardı, bizde toplandıklarında biz de girerdik ortama. Ama bir teyze vardı ki adı bende saklı, hoca ‘Bismillah’ der demez cezbeye gelip ‘Allaaaahhhh’ diye bağırır, sohbet boyunca da sesli sesli ağlardı. Anamlar tabi her hafta alışmışlar, kadını pek sallamıyorlardı. Ama biz çocuğuz, nerden bilelim kadın cezbeye gelmiş de bilmem ne. İçine cin girdi sanıyordum ben valla. Büyüyünce de bir şey değişmedi. Yine Erzincan’da, kursta diğer hocayla birlike özel bir günde (neydi şimdi hatırlamıyorum) bir Kur’an okuyalım iki ilahi söyleyelim dedik. Allah’tan programa ben başlamadım. Diğer hoca duayla karışık giriş konuşmasına başlar başlamaz teyzelerden biri bir çoştu, bir taraftan ‘Allah Allah’ diye bağırıyor bir taraftan bir o yana bir bu yana sallanıyor. Ordakilerin hepsi de alışık haa, bir yaban benim. Hoca sohbetine devam ediyor, teyze sallanıp bağırıyor, diğerleri salavat falan getiriyor, ben de kenara geçtim, elimi yüzüme kapattım, içimden ‘Allah’ım n’olur bitsin artık’ diye dua ede ede korkudan zırıl zırıl ağladım. Kaç saat sürdü bilmiyorum, nihayet bitti, teyze de sakinleşti, diğer teyzeler demez mi ‘Hocam senin sohbetin de ne kadar tesirli, bak hocamız bile ne kadar ağladı’. :D Yemin ederim bahsettiklerinin bir kelimesini bile duymadım. Korkudan ağlıyorum ayol ne tesiri! Bir de daha önce de bahsettiğim dilenci korkum var. Çocukken 6 gece üst üste bir dilenci tarafından kaçırıldığımı görmüştüm rüyamda. Bunu da hala yenemedim. Aslında yensem çok iyi olacak. Ama bunu nasıl yapacağımı da bilmiyorum.

Ooooo, baktım da amma uzatmışım, sayfayı taşırmışım. Öyleyse merdiven korkumdan da başka bir yazıda bahsedeyim. O başlı başına bir psikolojik vaka. Çocuklarınızı ekrandan uzak tutun. Şimdilik esen kalın sayın okuyucular.
---Turp---

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cuma Günü Uçmayan Kuş

Arz Ederim Sayın Seçmenim

İBADET İÇİN YARIŞIYORUZ, YOK MU ARTIRAN