Bu yazı yazar olma hevesiyle yer yer bir şeyler karalayabilecek kıvama ve ilhama sahip zihnin durduğu bir anda, haliyle şu anda yazılıyor. Dışarıda yürürken, film izlerken, yemek yerken olur olmadık anlarda gelen ilham nedense müsait olduğum vakitlerde beni terk ediyor ve bu yazı ilhamsız bir gecede Dino Merlin eşliğinde deneniyor. Şu dünyada Dino Merlin kadar sevebileceğim bir müzisyen daha yok. Ki “rock forever” takılırız biz gençler gençliğimizden beri; ama yine de hiçbir şey beni Dino Merlin kadar mutlu edemiyor. Bir de Pink Floyd var; ama tuhaftır Dino Merlin’in bütüüüünnnnn abartmıyorum bütüüünnn şarkılarını zevkle dinlerken utanarak söylüyorum Pink Floyd’un dinlemekten rahatsız olduğum, hadi böyle söylemeyeyim benim havaya giremediğim birkaç tanecik şarkısı var. Sorun onlarda değil yani bende… Üstelik de Pink Floyd’un bütün şarkılarının sözleri anlamlıyken Dino Merlin’in bazı sözleri anlamlı… Ama Boşnakça anlamamazlığım da bu noktada Dino Baba’yı bir adım öne geçiriyor. Yine de kırılmasın Pink Floyd bana, özellikle de David Baba… Hayatımın birincilik kürsüsünde Dino Merlin’le yan yana duruyorlar kendileri… Bu kadar müzik muhabbeti yeter mi şimdiden kestiremiyorum; ama muhabbeti şimdilik kesiyorum. Çok zor zamanlardan geçiyoruz yine. Diyarbakır’da 13 şehit… Ama her şeye rağmen, göz önündeki her şeye rağmen bazıları şunu anlamıyor: Kürtler değil bize bunu yapan. Kürtlere birtakım haklar verildi ya da verilecek diye tepemize çıkmış değil onlar. Kürt halkının ilk defa devletle bu kadar yakınlaşmasını ve ilk defa devletin bu ülkenin doğusunu, güneydoğusunu görmesini, onları insan yerine koymasını kendi varlıkları için tehdit olarak gören pkk. Bizim de bunu biliyor olup da hala onların oyunlarına, provokasyonlarına gelebiliyor olmamız takdire şayan doğrusu. Aynur Kürtçe şarkı söyledi diye mi verildi 13 şehit? Peki Aynur’u protesto edenler hayatlarında hiç o insanların şartlarında yaşadılar mı? Memleketimin entel aydınlarıydı onlar, özgürlükçüydüler sözde, takım elbiseli amcalar jan janlı teyzelerdi. Ama bu sahne hepimize bir yerden tanıdıktı sanki. 12 yıl önce Ahmet Kaya Kürtçe şarkı söylemek istiyorum dediğinde onu sahneden çatal bıçakla indirenler olaya 10. Yıl marşıyla anlam katıyordu, ardından aynı aydınlar “An Gelir: Onsuz On Yıl” diye Kaya’nın hatırasına saygı gösterileri yapıyordu. Ama bazı şeyler hiç değişmez ya Aynur’u aynı yolla sahneden indirenler de aynı zihniyetin insanları. Aynur’un ölümünün ardından 10 yıl geçtiğinde de aynıları bu sefer Aynur için onsuz 10 yıl programı yapacaklar. Sonra bir demokratik adım döneminde pkk yine kalleşliğini yapacak ve bugün Aynur’u susturanlar belki de bütün Kürt halkını yani halkımızı yani bizi toptan susturmaya kalkacaklar. 12 yıl önce 10. yıl marşını alet ettiler ikiyüzlü zaferlerine bugün hiç de yüzleri kızarmadan İstiklal Marşı’nı kullandılar, 10 yıl sonra kim bilir neyi kullanacaklar? Laiklik uğruna da iman dolu serhaddiyle savaşan şehitlerimizin kanı olan bayrağımızı alet etmişlerdi kanlı emellerine aynı demokratlar. Bunlar kim? Bunlar neci? Bu ülke kimin peki? Aynur’a Kürtçe şarkı söyletmedikleri için zafer kutlayan onlar mı bu ülkeye aşık yoksa şehidinin arkasından Kürtçe ağıt yakan anne mi? Her şeye rağmen vatan sağ olsun diyebilen baba mı? Artık aklımızı başımıza toplamanın zamanı gelmedi mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cuma Günü Uçmayan Kuş

Arz Ederim Sayın Seçmenim

İBADET İÇİN YARIŞIYORUZ, YOK MU ARTIRAN