Durun, Siz Kardeşsiniz!
Benim fitnem senin fitneni dövercilik mi oynuyoruz? Daha iki
gün önce birlik beraberlikten bahsediyorduk, bugün ne oldu? Fitnecilerin
inlerine giriyorduk beraber, ne ara tarzın bu oldu? Kulağını çeken yok senin,
belli. Hala çocuk parkında çılgınlar gibi eğlensem de çizgi film görünce ağzım
açık izlesem de içimde 54 yaşında bir kadın var. Hazır ol, yıllık olağan
zılgıtımı çekiyorum. Benim elimi belime attırma fena olur. ‘Böyle oyun mu olur
evladım’ diye çemkirmeye bir başlarsam fitnenin babasını görürsün. Ayrılın
bakayım neyi paylaşamıyorsunuz? Düşman olmak bu kadar kolay mı? Yapay bir
ayrılık çıkarıyor birileri (kimse artık o birileri, aşağı mahallenin sümüklü
bebesi herhalde) hoopp bodoslama atlıyorsun. Herkes alacağını alır, yoluna
gider, olan yine sana olur. Ben ne söylüyorsam senin iyiliğin için söylüyorum.
Ayol arkadaşın camdan atlasa sen de mi atlayacaksın?
Bizim mahallenin reisi, kral adamdır eyvallah. Sen onun
peşinden gideceğim diye mahallenin çocukları içinde düşmanlık çıkarınca
kıymetli mi olacaksın? Aynı mahalledesiniz yahu, aynı takımda oynuyorsunuz.
Aşağı mahalleyle maçınız olacak yarın. Birbirinize kafa göz dalmanın derdine
düşmek maçı almak için iyi bir taktik mi sanıyorsun? Sor Fatih Terim’e, o
versin cevabı. Arkadaşların 4-5-1 oynamak istiyor, kaptan 4-4-2’de ısrarcı
olabilir, sana ne oluyor? Takımı 4-5-1ciler 4-4-2ciler diye ayırınca kaptanın
sağ kolu mu olacaksın? Bu yaptığının Türkçedeki en hafif karşılığı dalkavukluk…
En hafifi ve saf olanı bu… Yaptığının sonucu fitne fücurluk ama iyi niyetinden
şüphe etmeyelim, dalkavukluk diyelim, aynı takımdayız değil mi? Benim tepemi
attırmayın, keserim topunuzu, maç falan da kalmaz.
Takım içinde farklılık varsa olaylar şöyle ilerler sanki: Taraflar
konuşurlar, sorun neyse çözmeye çalışırlar, ortak bir noktada buluşurlar, el
ele lolalalala diye güle oynaya hayatlarına devam ederler. Ya da kimin
savunduğu daha mantıklıysa diğeri onu kabul eder, ona ikna olur, yine yollarına
devam ederler. Ya da güçlü olanın istediğini diğeri kabul etmek zorunda kalır.
Hayatlarına güle oynaya devam etmeseler de takım için sahada olurlar ve
rakiplerini birlikte yenerler. En kötü ihtimalle ayrılık gerçekleşir; ama aynı
mahallenin çocukları düşman olmaz. Maç günü geldiğinde tribündeki yerlerini
alıp başlarlar “You’ll never walk alone”a. Çok mu iyimser bir tablo?
Dalkavukların düşmanlıkları, fitne tohumları olmasa ortaya çıkacak olan tablo
bu. Ayrılık olsa da parçalanmışlık olmaz yani. Bu tablonun üstüne tiner döküp
resmi dağıtanların takımın menfaatini istediğini nasıl söyleyebiliriz bu
durumda? Çok mu güzel oldu? Valla terlik geliyor, karışmam.
İnşaallah bu yazdıklarım da dalkavuklara karşı bir
düşmanlığa sebebiyet vermez. :D :D Bak şimdi bilemedim. Nazar var üstümüzde hep
nazar. ---Turp---
Yorumlar
Yorum Gönder